24 Eylül 2014 Çarşamba

Beklentilerle hayal kırıklıkları doğru orantılıdır

"İstemek başarmanın yarısıdır" anlayışına tepki olarak dünyaya gelmişim adeta. Genel kanının aksine bir şeyi ne kadar çok istersem o kadar çok olumsuzluklarla karşılaştım hayatım boyunca. Beklediğim, istediğim şeyler artık ben onları istemekten ve beklemekten vazgeçmenin eşiğine geldiğimde gerçekleşti çoğu zaman. Kötü mü oldu? Hayır.

İnsan kendini en kötüsüne hazırladığında ve beklentilerini düşük tuttuğunda karşısına gelen vasat bir şeye bile sevinir hale geliyor malum. Hayal kırıklıklarını gittiği her yere taşıma eziyetinden de kurtulmuş oluyor böylelikle bir nevi.

Hani çok meşhur doğru zaman-doğru mekan-doğru insan üçlüsü vardır ya? İstediğim şeylerin doğru insanı olmadım, olamadım genellikle ben. Ben doğru insanmışım gibi göründüğümde de istediğim şeylerin gerçekleşmesi için ne doğru zaman vardı ortada ne de doğru mekan.

Güne müthiş başlamak istedim, olmadı. "Bari iyi bitsin," dedim, o hiç olmadı. "Bu sefer olacak yahu hissediyorum!" diye geçirdim içimden, beceremedim. Beceremedim diye kendime kızdım. Beni dışardan izleyen "ben" de benim kendimi suçlayıcı tavrıma kızdı. Benliklerim çatışmaya başladı.

Sonra "Bir daha asla!" dedim, dinlemedim, kendime hiç dinletemedim. "Artık istemiyorum galiba," diye düşündüm, kendime şaşırdım. Bir elin beş parmağını geçmez şaşırışım. Gerçekleşmesine yetecek ölçüde istemiyorsam canıma minnetti neticede.

Sonuç olarak ben artık neyi istemediğimi, neyi beklemediğimi çok iyi biliyorum. Günü geldiğinde şaşırmak için öyle güzel istemiyorum ve öyle güzel beklemiyorum ki kendim bile kendime hayret ediyorum.

Çünkü beklenmediğinde gelir bazı güzel şeyler. Çünkü beklentilerle hayal kırıklıkları doğru orantılıdır...

Posted via Blogaway

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder