Çocukluğumuza indik işte, çıktı ortaya birçok hareketimizin sebebi. İşte bu yüzden yeni kimselerle/şeylerle karşılaştığımızda anında tekmeyi basıveriyormuşuz emektarlara, hep bizimle olanlara. İçimizdeki çocuğu kaybetmeyelim derken hepten çocukça davranıyormuşuz yani. Yakındakinin kıymetini bilmiyormuşuz. Aslında bilmemiz lazımmış ki hep yakın kalsın, hiç uzak olmasın.
Ha bir de insan yakınken uzak olacağına, uzakken yakın olsunmuş. Asıl özlem yakınken uzak olunduğunda başlıyormuş ve daha çok can yakıyormuş çünkü. Hem uzaktan kasıt mesafeler değilmiş ki aslında anlayana. Gönüller arasındaki uzaklıkmış en kötüsü. Ve hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı düşüncesi...
Diyor ki Arapça bir söz: .من القلب إلى القلب سبيلا (Mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ.) Yani "Kalpten kalbe yol vardır."
Diyor ki Sultan III. Murad:
"Elbette bu hâlimden o yârin haberi var,
Fi'l-kalbi mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ."
Kalp kalbe karşı olmasın hiç, kalpten kalbe yol olsun.
Sagopa Kajmer - Yakın ve Uzak : "Ben yakın sen uzak, ya sen yakınlarımda ben ırak..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder