23 Ekim 2011 Pazar

Sergi Ziyafeti

Yaklaşık bir buçuk saatlik ders arasında arkadaşlarla -esasen ders için biraz oflaya puflaya- gittiğimiz ama tesadüf eseri iki farklı sergiyle daha karşılaşarak mutlu mesut fotoğraf çektiğimiz ve derse geç kalmamıza sebep olan sergilerin albümüyle geldim bu sefer.

O büyük, ihtişamlı, heybetli, ulu, âli vs. vs. kapıdan “Bir zamanlar (geçtiğimiz üç sene) bu kampüse almadığınız fakir ama gururlu Edebiyat Fakülteliler vardı!” diyerek ama yine de x-ray cihazlarının radyasyonuna maruz kalmaktan kaçamayarak içeri giriyoruz. Önce vaktiyle Çeviribilim bölümü olarak “Uluslararası Çeviri Kolokyumu”na ev sahipliği yaptığımız en üst katta bulunan “Geçmişte çeviri ve çevirmenlik” sergisini geziyoruz. Bir nevi biz de geçmişi, yani iki yıl önceyi yâd ediyoruz aslında. Oldukça yoğun içerikli, güzel fotoğraflarla süslenmiş sergiden çıktıktan sonra aynı katta bulunan kamera ve fotoğraf makinelerinin sergilendiği bölümü fark ediyoruz ve hemen gezmeye başlıyoruz tabi hayranlıkla. Biz 1950’lerde, 60’larda, 70’lerde kullanılan kameralar ve fotoğraf makineleri üzerine yorumlar yaparak kendimizi kaybetmişken güvenlik görevlisinin sergiyi gezmeye izniniz yok uyarısıyla şok oluyoruz ama çaktırmıyoruz tabi. Meğer sergiyi gezmek için hocadan (?) izin alınması gerekiyormuş aslında? Ama güvenlik görevlisinin lütfuyla ve nezaretinde tamamlayabiliyoruz gezimizi bir sorun çıkmadan.

Alt kata indiğimizde seramiklerin büyülü dünyasına adım atıyoruz bir nevi. Seramikten yapılma kuşlar ve kuş evleri –ev değil onlar, saray!- karşılıyor bizi. Camilerde pek çok örneğini gördüğümüz, dünyada bizden başka canlıların yaşadığının bilincinde olunduğunu gösteren kuş saraylarının detaylı, seramik örnekleriyle karşılaşıyoruz. Meğer yeri geldiğinde Kız Kulesi de ev olurmuş kuşlara, laleler de, İstanbul Üniversitesi de… :)
 
Fethipaşa’daki kuş saraylarını da ekleme ihtiyacı hissettim albüme naçizane. Paçalı, Benekli, Çiko, Dilâra… E malum, Dilâra’yı evinde yakalayabilmek de her zaman mümkün olmuyor tabi. :)






Veee anlam ve öneme uygun şarkı da Feridun Düzağaç'tan geliyor. Düşler Sokağı... "Ben kuşlardan da küçüktüm bir gece vaktiydi....."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder